Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “İnşallah Terör Örgütü Kendini Fesheder, Silahlar Bırakılır”

(ANKARA) – Ankara‘da basın mensupları ile iftarda buluşan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, yeni sürece ait “40 yıldan beri ülkemizin önünde pürüz olan, ayak bağı olan terör belasından da kurtulma eşiğindeyiz, inşallah muvaffakiyete ulaşır. Tabi İmralı ve DEM heyetinin birkaç görüşmesinin sonrasında ortaya çıkan davet terör örgütünün feshine, silahların bırakılmasına yönelik bir davet. Bu çok kıymetli bir davet. Etnik kökeni ne olursa olsun herkesin kardeşçe hiçbir ayrım yapmadan terörsüz bir Türkiye‘yi inşallah daima birlikte inşa edeceğiz. Bundan kuşkumuz yok. Geçtiğimiz gün Van’daydım. Çok büyük bir heyecan içerisinde beşerler. İnşallah bu heyecanlar yarım kalmaz, terör örgütü kendini fesheder, silahlar bırakılır. Bu manada da yapılan çalışmaları bilhassa takip ediyoruz. Herkese düşen sorumluluklar var” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ankara’da Dikmen Hakimevi’nde düzenlenen iftar programında basın mensuplarıyla bir ortaya geldi. İftarın akabinde konuşma yapan Tunç, gündeme ait açıklamalarda bulundu.

“Ben öncelikle mübarek Ramazan-ı Şerif’inizi tebrik ediyorum. Birlik ve beraberlik deyince içinden geçtiğimiz günler de değerli. 40 yıldan beri ülkemizin önünde mani olan, ayak bağı olan terör belasından da kurtulma eşiğindeyiz, inşallah muvaffakiyete ulaşırız. İmralı ve DEM heyetinin birkaç görüşmesinin sonrasında ortaya çıkan davet, terör örgütünün feshine, silahların bırakılmasına yönelik bir davet. Bu çok değerli bir davet. Etnik kökeni ne olursa olsun herkesin kardeşçe, hiçbir ayrım yapmadan terörsüz bir Türkiye‘yi inşallah daima birlikte inşa edeceğiz. Bundan kuşkumuz yok. Geçtiğimiz gün Van’daydım. Çok büyük bir heyecan içerisinde beşerler. İnşallah bu heyecan yarım kalmaz, terör örgütü kendini fesheder, silahlar bırakılır. Bu manada yapılan çalışmaları bilhassa takip ediyoruz. Herkese düşen sorumluluklar var.

“Adaletin tesisi, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasının ön şartı”

Türkiye bir hukuk devleti. Adaletin tesisi, toplumsal barış ve huzurun sağlanmasının ön koşulu. Hasebiyle adalet varsa orada huzur, barış olur. Bir yerde adalet varsa her şey yerli yerine konulur. Bu manada da ülkemiz, 23 yıldan bu yana hukuk devletinin tahkimi, adaletin tesisi ve sağlam adalet sisteminin oluşturulması manasında çok kıymetli evreler kaydetti. Anayasa değişiklikleri yapıldı, sessiz ihtilal sayılan, ülkemizi yüksek standartta bir demokrasiye kavuşturma noktasında çok değerli aralar alındı. Bilhassa anayasamızda vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılması, Türkiye‘nin demokratik hukuk devleti yolunda daha da ileri adımlar atması noktasında çok kıymetli ıslahatlara imza attık.

Yargı alanında devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması, askeri yargının kaldırılması, Yargıçlar ve Savcılar Şurası’nın, Anayasa Mahkemesi’nin yapısının daha demokratik hukuk devleti unsuruna uygun hale getirilmesi üzere çok değerli ıslahatları hayata geçirdik. Natürel niyet ve tabir özgürlüğü, basın özgürlüğü manasında da ülkemiz değerli aralıklar kat etti. Çok değerli ıslahatları hayata geçirdik. Adaletin tesisi kıymetli dedik, hukuk devleti için adil olmak değerli ancak adil olmak kadar, adil görünmek de değerli. Münasebetiyle adaleti sağlayan, adaletin olmazsa olmaz koşulu olan tarafsız ve bağımsız yargının uygulamalarının topluma gerçek bir biçimde aktarılması çok kıymetli. Hakikaten basın, demokratik hukuk devleti için olmazsa olmaz bir ögedir. Dijital medyanın basın kanunu kapsamına alınması üzere bilhassa birçok yenilik hayata geçirildi. Toplumsal medyanın tesiriyle dezenformasyon artık ağır bir biçimde karşı karşıya kaldığımız bir durum. Dezenformasyon, aslında basın özgürlüğünü de tehdit eden bir durum. O nedenle dezenformasyonla çaba noktasında da mevzuatımızda kimi yenilikler ve düzenlemeler gerçekleştirildi. Toplumsal medyada dezenformasyonun, yazılı basını da etkilemesi nedeniyle birtakım problemler ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle basın özgürlüğünü müdafaanın, fikir ve niyet özgürlüğünü savunmanın en kıymetli yollarından biri de internet ve toplumsal medyanın muhakkak bir sisteme sokulmasıdır.

“Açıkça söyleyelim, Türkiye‘de rastgele bir faaliyeti nedeniyle tutuklanan bir gazeteci yoktur”

“Basın ülkemizde özgürdür’ dediğimiz vakit birtakım tenkitlerle karşı karşıya kalıyoruz. Gazetecilerin tutuklandığı üzere sözler kelam konusu oluyor. Açıkça söyleyelim, Türkiye‘de rastgele bir faaliyeti nedeniyle tutuklanan bir gazeteci yoktur. Mesleği gazeteci olabilir lakin farklı bir hata nedeniyle yargının soruşturması kelam konusu olabilir. Hiçbirimiz bir gazetecinin bir cürüm soruşturmasına tabi tutulmasını elbette ki istemeyiz. Lakin Türkiye‘yi basın özgürlüğü endekslerinde gerilerde göstermek, hatta İsrail’in de gerisinde göstermek, bir defa Türk basını için büyük bir insafsızlıktır. İsrail, son bir yılda 200’den fazla gazeteci katleden bir ülkedir. Nasıl Türkiye‘nin önünde basın özgürlüğünde üstte gösterilebilir? Bu mümkün olabilir mi?

Ceza adaleti sisteminin artırılmasına yönelik alınacak önlemler var. Bu mevzudaki yargı paketini de hazırlamış durumdayız. Önümüzde ki günlerde milletvekillerimizin takdirine arz edeceğiz. Hukuk yargılamalarındaki aktifliği artırmak vatandaşlarımızın uzun süren yargılamalardan kurtulması için alacağımız önlemler var. O da hukukla ilgili paketimiz o da hazır. Meclis yaz periyoduna girmeden ikisini de milletvekillerinin takdiriyle meclisten geçmiş olacak.

“Baştan sona yeni yazılmış, sivillerin, milletin temsilcilerinin kaleme aldığı bir anayasa ile Türkiye Yüzyılı’na başlamamız lazım”

Önümüzde bir Yargı Islahatı Strateji Evrakı mevzumuz var. Bilhassa yargının hızlandırılması konusunda çok kıymetli gayelerimiz var. Meclis, yaz periyoduna girmeden milletvekillerimizin takdiri ile geçmiş olacak. Tüm gayemiz, vatandaşlarımızın yargıya itimadını en üst noktaya çıkarmak. Ülkemizin en değerli gayelerinden bir tanesi de demokratik bir anayasa. Baştan sona yeni yazılmış, sivillerin yazdığı bir anayasa ile Yeni Türkiye Yüzyılı’na gireriz. Anayasamızdaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmak için çok kıymetli ıslahatları hayata geçirdik. Fakat çok sayıdaki değişiklik ve yeni kurumların ek edilmiş olması, anayasanın bütünlüğünü de bozmuş durumda. Bu noktada, baştan sona yeni yazılmış, sivillerin, milletin temsilcilerinin kaleme aldığı bir anayasa ile Türkiye Yüzyılı’na başlamamız lazım. İnşallah bu hususta Meclis’te uzlaşma sağlanır. Meclis Liderimizin bu hususta başlatmış olduğu bir çalışma var. O çalışma, terörsüz Türkiye için yapılan çalışmalar. İnşallah ülkemiz, Yeni Türkiye Yüzyılı’na başlarken bütün prangalarından kurtularak, demokratik hukuk devleti yolunda emin adımlarla ilerlemeye devam eder.”