AK Partili Dağ, Anadolu Yayıncılar Federasyonu’nda soruları yanıtladı Açıklaması

AK Parti Genel Lider Yardımcısı Hamza Dağ, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın dünkü açıklamalarına değinerek, “Bu tabirin adresi Ekrem İmamoğlu, bunu da görmemek mümkün değil. Bilhassa son vakitlerde kapalı kapılar arkasında, bilinmeyen ve sinsice yapılan operasyon. Bunu artık iki taraf da gizlemiyor, alenen birbirlerine operasyon çekiyorlar.” dedi.

Dağ, Anadolu Yayıncılar Federasyonunun “Anadolu Sohbetleri” etkinliğinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir ortaya geldi, soruları yanıtladı.

Ankara ve İstanbul’da büyükşehir belediyelerince düzenlenen konserlere ait soru üzerine Dağ, “Konser konusu uzun müddettir eleştirdiğimiz, ‘Belediyeciliği yalnızca bu işe indirgediniz’ dediğimiz bir husus. Son günlerde gündeme gelmesine baktığımızda, bilhassa Mansur Bey’in açıklamalarından, burada bir operasyon yapıldığını ima ettiğini görüyoruz.” dedi.

Yavaş’ın, “Birçok anket yaptırdık, birçoğunda cumhurbaşkanı adayıyız.” ve “Bize sağlı sollu operasyon yapılıyor.” açıklamalarını anımsatan Dağ, şöyle devam etti:

“Bu tabirin adresi, Ekrem İmamoğlu, bunu da görmemek mümkün değil. Bilhassa son vakitlerde kapalı kapılar gerisinde, bilinmeyen ve sinsice yapılan operasyon. Bunu artık iki taraf da gizlemiyor, alenen birbirlerine operasyon çekiyorlar. Bu artık çok ayyuka çıkmış bir konum. Palavra dolanla, iftirayla donatılmış bu kılıçlar kınından çıktı. Şövalyeler savaşa tutuştu, haliyle vatandaş unutuldu, kentler de sahipsiz kaldı. Belediye liderleri savaşırken Özgür Özel’in hakemliği ise bambaşka bir faciadır. CHP Genel Başkanı, bir gün Ankara’dakinin yanında öbür gün de İstanbul’dakinin yanında. Kalp kırmadan çıkar oyunlarını kapatmaya çalışmakla meşgul.”

Yavaş’ın dünkü basın toplantısında olayları birtakım internet sitelerine bağladığını söyleyen Dağ, “Bu internet haber sitelerini maddi olarak destekleyen kimdir? Bilhassa gazeteciler bilmektedir ki bir müddettir İmamoğlu, konvansiyonel medya üzerinde önemli bir bütçe yönetiyor. Ayrıyeten bunun yanında toplumsal medya haber siteleri üzerinden de çok önemli bir bütçe ürettiğini görüyoruz. Mansur Yavaş’ın ima ettiği haber siteleri, toplumsal medya haber siteleri ve birebir vakitte televizyonlar bunlar mıdır?” sözlerini kullandı.

“Şehirler ismine üzülüyoruz”

“İstanbul Büyükşehir Belediyesinin son 4 yılda toplumsal medya alanında çıktığı 25 ihalenin 22’sini Murat Ongun’un başında olduğu şirketlerin aldığını” söyleyen Dağ, “Arkadaşlar, seçim kampanyası masraflarını çıkartmak için ya da birbirlerine operasyon çekmek için vatandaşın cebinden çıkan paralara ne yazık ki el atmış vaziyetteler.” dedi.

Bazı CHP’lilerin, AK Partili belediyelerin kültür-sanat aktifliklerine yönelik harcamalarını gündeme getirdiğinin hatırlatılması üzerine Dağ, şunları söyledi:

“CHP Genel Lideri Sayın Özel, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile ilgili bir açıklama yaptı. Varsayım ediyorum 169 milyon üzere bir şey söylemişti. Büyükşehir Belediye Liderimiz, o bütçenin 1 yıl boyunca tüm gençlik çalışmaları için yapılan bir bütçe olduğunu açıkladı. Bunun dışında İstanbul için, AK Parti’nin evvelki periyodu, 2004-2019 ortası şayet bu türlü bir argüman varsa sonuna kadar araştırmaya varız ancak bu türlü bir şey bulabilmeleri mümkün değil. Tamam, fiyatsız konserler AK Partili Belediyelerce de yapılıyor.”

Kamuda tasarrufa ait genelgenin akabinde partisinin belediyelerinin mümkün olduğunca konser organize etmediklerini anlatan Dağ, belediyelerin hiç konser düzenlememesini istemenin de çok hakikat olmadığını, insanların bu konserlerden fiyatsız istifade ettiklerini aktardı.

Bu tertiplerin maliyetinin herkesçe bilindiğini tabir eden Dağ, “Çok çok üzerinde bir grup maliyetler çıkartmak bir sefer yanlış. Buradaki temel bakılması gereken nokta bu.” dedi.

“Hem kanun hem de kamu vicdanı var”

Bu mevzuda yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağı sorusunu yanıtlayan Dağ, “Her işte yasal düzenleme yapalım dediğimizde bu ülke idaresi açısından rantabl bir iş değil. Ortada mevzuatlar var aslında. Hem kanun hem de kamu vicdanı var.” diye konuştu.

Personel maaşlarını taksitle ödeyen belediyeler bulunduğunu aktaran Dağ, “Bu belediyeler iş konsere geldiğinde konseri yapar noktadalar. Kendi tasarruf önleminizi uygulamanız gerekmiyor mu?” diye sordu.

Dağ, şöyle devam etti:

“Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Fransa’da bir hafta boyunca kiraladığı yer, orada yaptığı after partiler. Bunun için tasarruf önlemi bağlamında Maliye Bakanlığından yahut ayrıca kurumdan belediyelere bir yazı mı yazmanız gerekiyor? Her insanın da aklı, fikri, vicdanı, hayatı ve karar verecek durumu var. Hasebiyle burada yeri geldiğinde CHP’nin belediyeleri tasarruf önlemi mazeretine sarılıyor. Ben İzmir’de yaşıyorum. Vatandaş İzmir’de belediyeye gittiğinde, ‘Tasarruf önlemi var.’ deniliyor. Ancak iş buraya geldiğinde tasarruf önlemi olmuyor. Ben belediye başkanı olsaydım böyle bir devirde dikkat ederdim.”

“Vefanın CHP’de hiç olmadığını gösteriyor”

Bir gazetecinin, “CHP’de iç tartışmalar var, Oğuz Kaan Salıcı-Deniz Yücel. Bu tartışmalar nereye gidiyor?” sorusunu Hamza Dağ, 8 yıldır AK Parti Genel Lider Yardımcılığı yaptığını anımsattı.

AK Parti dışında, rakipleri de “göz ucuyla takip ettiklerini” bildiren Dağ, şunları söyledi:

“CHP’de evvelki idare vaktinde takip ettiğim, televizyona çıktığında ‘Ne diyor sanki?’ ve ‘Bunun art planında ne var?’ diye takip ettiğim 1-2 isim vardı, biri Oğuz Kaan Salıcı’ydı. Konuştuğu vakit, ‘Nasıl bir strateji kuruyorlar? Nasıl bir siyasal duruma oturuyorlar?’ diye baktığım isimlerden birisiydi. Seçimden sonra ayrıldılar, yeni bir durum ortaya çıktı ve bu türlü bir çıkış yaptı Oğuz Kaan Beyefendi. Sonrasındaki açıklamalara bakıyorum, bir sefer CHP Sözcüsünün açıklamaları, vefanın CHP’de hiç olmadığını gösteriyor.”

“Yerel seçim sonrası ilk defa ikinci parti olduk.” sözünü kullanan Dağ, bunun ana münasebetinin iktisat üzere göründüğünü kaydetti.

Dağ, “Bunun dışında siyaseten de bir değişim havası ortaya çıktı. Bir takımlarda değişim yaparsınız, ikincisi siyasetinizde değişim yapma durumunuz kelam konusu olur. Teşkilat boyutuyla baktığımızda aslında şu ana kadar yüzde 50’ye yakın bir değişim kelam konusu oldu.” tabirlerini kullandı.

Kendilerine her vakit yeni gayeler koyduklarını beliriten Hamza Dağ, “2011’de 2023 gayeleri koyduk. Bu seçim öncesi Türkiye Yüzyılı amacını koyduk. Türkiye Yüzyılı’nın altlığını oluştura oluştura yolumuza devam etmek durumundayız. Burada Türkiye Yüzyılı’nın altlığını doldurarak savunma sanayi, Türk Devletleri Teşkilatı, dış siyasette daha ileri konumdaki alacağımız adımlar, iktisatta şu anki meselelerimizin büsbütün ortadan kalkacağı ve çok daha ileriye yanlışsız gideceğimiz süreçler ortaya koyacağımız bir durum. Bir siyaset belirleyeceğiz, belirliyoruz.” diye konuştu.

“İktidarlarımızda birçok belayla karşı karşıya kaldık”

Bir gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin TBMM Küme Toplantısındaki terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan konusundaki açıklamalarına yönelik görüşünü sorması üzerine Dağ, şu cevabı verdi:

“Terör 40 yıldır en büyük belamız. İktidarlarımızda birçok belayla karşı karşıya kaldık. FETÖ de bunlardan birisiydi. O hususta FETÖ’nün büsbütün belini kırdık. Terörde de çok büyük aralar katettik. Büsbütün ortadan kaldırmak hepimizin dileği, bununla alakalı da AK Parti’nin 22 yıl iktidarında birçok gelişimler, Kürt problemiyle ilgili gelişimler sağladık. Kürtçe neredeyse vatandaşlar ortası konuşulması bile yasak olan, 90’lı yıllardan sonra bu bahiste özel kursların açılması, Kürtçe seçmeli ders üzere adımları gerçekleştirdik. Bir yandan da terörle de sonuna kadar uğraş ettik ve geldiğimiz noktada şükürler olsun ki son TUSAŞ saldırısı üzere münferit hadiselerin dışında genel mahiyette ülkede bir huzur sorunu var mı derseniz ‘yok’u hepimiz çok net bir halde söz edebiliriz.

Dolayısıyla bunu büsbütün ortadan kaldırmak için yapılacak her müspet durumdaki adım Cumhur İttifakı’nın gündemindedir, Cumhur İttifakı için kıymetlidir. Sıkıntı terörün bu topraklardan kökünün büsbütün, tarihte izinin silineceği noktada adımların atılmasıdır. Zira çabucak işte üst tarafımızda bir savaş, çabucak sonlarımızın çok da uzağında olmayan bir aralıkta bir yıldır süren bir soykırım var. Bunun genişleme potansiyeli de var. Münasebetiyle Cumhurbaşkanımızın daima tabir ettiği ‘iç cepheyi sağlam tutma’ noktasında adımlar Cumhur İttifakı’nın ortak adımlarıdır.”

Anayasa değişikliği

Bir gazetecinin, “Bahçeli’nin kelamlarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vazife müddetinin uzatılması için bir Anayasa değişikliği maksadı var mıdır?” sorusuna Dağ, şu cevabı verdi:

“Bunları başka farklı hususlar. Anayasa değişikliği çok bambaşka bir bahis. Sivil anayasa konusunda samimiyiz. Siz gazeteciler, ‘Anayasa toplumun gündeminde midir?’ derseniz Anayasa değil, iktisat toplumun birinci gündemidir. Anayasa birinci gündemi değildir. Olağan ki bu kadar çok gündemde olan bir şey değil lakin anayasa dediğiniz husus siyasetin gündeminde olması gereken bir husustur. Siyaset bunu daima konuşmalıdır. Bugün yapamayacak bile olsa konuşmalı. Zira 1982 Anayasası o zamanki darbe mantığına nazaran hazırlanmış, ona nazaran dizayn edilmiş, sonrasında da tekraren değişiklik yapılmış bir anayasadır. Önümüzde mevcut Anayasa ayak bağı oluyor mudur? Evet birçok bahiste oluyor. Çok daha çerçevesi çizilmiş bir Anayasa çok daha yararlı bir durum sağlar.

Bugün matematiksel mümkün müdür? Değildir fakat bunu tartışmayacağımız manasına gelmiyor. Siyasetin bunu müzakere etmesi, bir görüş ortaya koyması, STK’ların çalışma yapması yararlıdır. Bugün değil yarın olur lakin bu çalışmanın ve bu konuşmanın ülke gündeminde olması ziyanlı değil, yararlıdır.”

“Erken seçim diye bir gündemimiz kelam konusu değil”

Hamza Dağ, “Meclisin erken seçim kararı alması kelam konusu mu? Cumhurbaşkanının 3. defa aday olmasını sağlamak için Meclisten erken seçim kararı çıkar mı?” sorusunu da şöyle yanıtladı:

“Mecliste seçim kararı çıkması için 360 gerekiyor, şu an Cumhur İttifakı’nın oyları da o noktada değil. Türkiye Cumhuriyeti’nin bugün için bir erken seçim gündemi yoktur. Erken seçim gündemine getirmek de toplumumuza, milletimize karşı bir haksızlıktır, demokrasiye karşı bir haksızlıktır. Sonuçta 5 yıl seçilmiş bir Cumhurbaşkanı var. Onun atamış olduğu bir kabine var ve yoluna devam ediyor. Aslında hakikat olan da budur. Sayın Özgür Özel’in bundan birkaç ay evvel, ‘2,5 yıl sizden 2,5 yıl bizden’ üzere çok da derinliği olmayan, kolay bir çıkışı olmuştu. Güya bir alana bir ücretsiz üzere bir açıklama. Yani münasebetiyle seçilmiş bir Cumhurbaşkanının tüm dünyada kendi anayasalarına nazaran misyon müddetleri aşikardır. Hasebiyle biz bugün çıkıp, ‘Mansur Bey bu kadar tartışılıyor, belediye seçimini yenileyelim.’ deme lüksüne sahip değiliz. Hepimizi bir ekip mevzuatlar sınırlıyor. Hasebiyle yani erken seçim diye bir gündemimiz kelam konusu değil.”