Narin Güran Cinayeti Davasında İstinaf Süreci Başlıyor

Diyarbakır Barosu Başkanı Abdulkadir Güleç, Narin Güran cinayeti davasında tutuklu 4 sanık hakkında açıklanan kararın kısmen taleplerini karşılayacak nitelikte olduğunu belirterek, “Nevzat Bahtiyar’a suça ortak olduğunu düşünerek TCK’nin 82. hususundan ceza verilmesini bekliyorduk. Sanırım kararı istinafa götüreceğiz.” dedi.

Narin Güran’ın öldürülmesine ait Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya “müşteki kurum” sıfatıyla katılan Diyarbakır Barosu ismine, tutuklu yargılanan 4 sanıktan anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran’a ağırlaştırılmış müebbet, Nevzat Bahtiyar’a ise 4 yıl 6 ay mahpus cezası verilen karara ilişkin değerlendirmede bulunuldu.

Baro Başkanı Güleç, adliye binası önünde basın mensuplarına yaptığı açıklamada, bu davayı kamuoyunun yakından takip ettiğini belirtti.

Güleç, “Mahkemenin kararı kısmen talebimizi karşılayacak nitelikteydi. Mütalaaya da kısmen muhalif bir karar olarak kıymetlendirebiliriz. Nevzat Bahtiyar’a suça ortak olduğunu düşünerek TCK’nin 82. hususundan ceza verilmesini bekliyorduk lakin bu gerçekleşmedi. Yalnızca kanıtları karartmaktan 4 yıl 6 ay üzere bir mahpus cezası aldı. Sanırım kararı istinafa götüreceğiz.” sözlerini kullandı.

“Kararın Nevzat boyutuyla eksik kaldığı kanaatindeyim”

Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren de davayı birinci günden beri takip ettiklerini, bütün aksiliklere ve reaksiyonlara karşın Narin Güran için adaletin tesisi ve adil bir kararın çıkması için hukuk uğraşını sürdürdüklerini söyledi.

“Bugün mahkemeden tam da bu türlü bir karar mı bekliyorduk, hayır. Maalesef evraka ait rastgele bir suça dair ikrar kelam konusu olmadı ancak mahkemeye de izah etmiştim, Nevzat öldürmüşse bir katil olarak ceza verilmeliydi. Öldürmemiş olsa bile hem belgemizdeki kimi datalar, tıpkı vakitte 9, 10 gün boyunca Narin’i dereye götürüp saklayan kişinin Nevzat olduğu, ‘iştiraken taammüden çocuğu öldürmek’ kabahatinden cezalandırılması gerektiği kanaatindeyim. Kararın Nevzat boyutuyla eksik kaldığı kanaatindeyim.” diyen Eren, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Bu davaya has Diyarbakır Barosu Dava Takip Kurulumuz bu kararı Nevzat boyutuyla istinaf edecektir ancak toplumun vicdanında büyük yaralar açan bu cinayet belgesinde, cinayete sebep olan, Narin’i o hale getiren herkesin hak ettiği cezayı almasını söyledik. Nihayetinde şu anda bir birinci derece mahkeme kararı var elimizde. Türel süreci takip etmeye devam edeceğiz. Türkiye’de emsal cinayetlerin bir daha yaşanmaması için hem Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne hem siyasal iktidara çok iş düşüyor. Biz bu davada Türkiye’de bir daha çocukların bu formda katledilmemesi için hem soruşturma açısından hem kolluk açısından bütün eksikleri ortaya koyduk. Çocuk ve bayan cinayetlerine dair daha sağlıklı bir sisteme, daha sağlıklı bir siyasete gereksinimimizin olduğunu da bu dava bizlere gösterdi.”

“Kararın hangi meczuplara dayandığını gerekçeli kararda göreceğiz”

Bu davanın farklı kazanımları da olduğunu belirten Eren, “Türkiye’de birinci kez bir baro, böylesine bir dava belgesinde müşteki oldu, kabahatten ziyan gören oldu ve bu çeşit evraklarda hukuk örgütlerinin ve tıpkı vakitte soruşturma ve yargı makamlarının bir ortada, maddi gerçeğin, hakikatlerin açığa çıkması için birlikte çalışıyor olmasının ne kadar değerli ve bedelli olduğunu gördük. Biz bu ve gibisi tüm belgelerde, Türkiye’de öteki kentlerdeki mahkemelerin de soruşturma makamlarının da Diyarbakır’daki bu örnek uygulamayı emsal almalarını bekliyoruz. Zira bu ülkenin çocuklarını, dezavantajlı kümelerini hepimiz korumak zorundayız.” dedi.

Nahit Eren, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Nevzat Bahtiyar’ın kararı bizler açısından yetersiz, eksik bir karar. Nevzat’ın da ‘iştiraken çocuğu taammüden öldürmek’ cürmünden cezalandırılması gerektiğini, kendisinin de iştirak halinde bu fiilin, hatanın içerisinde olduğunu düşünüyorduk. Argüman makamı da bizler üzere düşünüyordu. Tez makamının mütalaasına da muhalif bir halde Nevzat Bahtiyar hakkında mahkeme yalnızca ‘suç meczuplarını gizlemek’ kabahatinden 4 yıl 6 ay ceza verdi. Ortadan geçen vakitte kanıtların ya da DNA örneklerinin kaybettirilmesi üzere olguları da göz önüne alarak yasal tarifteki cezanın üst haddinden karar kurduğunu da belirtmek lazım. Mahkeme nihayetinde 6 günlük duruşma yaptı fakat yıllara tekabül edecek bir duruşma oldu.”