TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu, Narin Güran ve Sıla Bebek Duruşmalarını İzleyecek

(TBMM)- TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu Başkanı Cengiz Aydoğdu, kurulun Diyarbakır’daki Narin Güran cinayeti duruşması ile Tekirdağ’da uğradığı cinsel istismar ve darp sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin vefatıyla ilgili davanın 26 Aralık’ta görülecek birinci duruşmasını izleyeceklerini açıkladı.

TBMM Çocuğa Karşı Şiddet ve İstismarı Araştırma Komisyonu, AK Parti Aksaray Milletvekili Cengiz Aydoğdu başkanlığında toplandı. Komitede Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kasım Karataş ve Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülümser Gültekin Akduman sunum yaptı.

Komisyon Başkanı Aydoğdu, yaptığı açılış konuşmasında, “Çocuk kurulu kurulduktan sonra güya kamuoyunda çocuklara ait bahislerin daha çok gündeme geldiği kanaati içerisindeyim. Bu nedenle kurulun kurulmasını ve çalışmalarını çok değerli buluyorum” dedi.

Aydoğdu, konuşmasına şöyle devam etti:

“Tam bir iş birliği ve anlayış birliği altında çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Türkiye’nin gündeminde yer alan birtakım olayları yerinde ve vaktinde takip etmeyi hedefliyoruz. Soyut hususlarda ittifak çok kolaydır. Anlaştığımız birçok hususun nasıl hayata geçirileceği, alanda nelerin uygulanacağı konusunda mutabakatımız gerekiyor. Yasa koyucu hangi niyetle çıkarırsa çıkarsın bu nedenle yasa uygulayıcının anlayışı çok kıymetlidir. Bu prestijle alandaki uygulamaya çok değer veriyoruz. Bizim buradaki mutabakatımız yahut tartışmamız alandaki en ufak gelişmeyi etkileyebilir. Komitemizin 3 aylık çalışmasını tamamlayacağız. Müddet yetmez ise Genel Kurul’dan 1 ay daha müddet isteyebiliriz.”

Komisyon, Sıla bebek ve Narin Güran cinayeti duruşmasına katılacak

Aydoğdu, komitenin Diyarbakır’daki Narin Güran cinayeti duruşmasına ve Tekirdağ’da uğradığı cinsel istismar ve darp sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden 2 yaşındaki Sıla bebeğin vefatına ait davada 26 Aralık’ta görülecek ilk duruşmaya katılması gerektiğini söyledi. Aydoğdu, bu davaların kıymetine dikkat çekerek komite üyeleriyle davalara gözlemci olarak katılabileceklerini lisana getirdi.

“Ne yazık ki yaygın karşılaşılan failler ortasında aile üyeleri yer alıyor”

Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kasım Karataş, kurulda gerçekleştirdiği sunumda şu sözlere yer verdi:

Ne yazık ki yaygın karşılaşılan failler ortasında aile üyeleri yer alıyor. Anne-babalar, akrabalar, çocukların bakımından sorumlu profesyoneller, eğitimciler, arkadaşları yahut akranları bunlar ortasında sayılabilir. Failler hiç tanıdık bireyler değilse genelde toplumda daha fazla infial yaratıyor. Lakin ne yazık ki tehlike çok uzakta değil. Tüm bunlar çocukların gelişimine olumsuz tesirleri var. Çocukluk yaşlarındaki yaşadıkları olaylar ilerleyen yıllarda bu bireyler üzerinde önemli hasarlar bırakabilir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası çocukları muhafazamız gerektiğini belirtiyor. Birlemiş Milletler gibi memleketler arası kurumlar çocukları muhafazamız için bize vazifeler veriyor.

Biz bu muhafazayı nasıl yapacağız? Öncelikle ailenin içerisinde koruyacağız. Aile yakın etraf diyerek uzaklaştıracak değiliz lakin çocuk için birtakım ailelerden vazgeçebiliriz. Genel olarak çocuğu aile içerisinde koruyarak ve aile içerisindeki öteki bireyleri de koruyacak bunu yapacağız. Eğitim kurumları, iş yerlerinde, bakım kurumlarında, sokakta, sanal ortamda ve toplumda çocukları koruyacağız. Çocukların ihmal, istismar, şiddet ve sömürüden uzakta tutulabilmesi için hak odaklı bir biçimde muhafaza sistemlerini güçlendirmeliyiz.”

“Ülkemizde çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili ulusal olarak net bir bilgimiz yok”

Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Gülümser Gültekin Akduman, öğretmenlerin istismar olgularına dair bildirim yapma oranlarının düşüklüğüne dikkat çekerek şöyle konuştu:

“Öğretmenler tarafından bildirilen istismar hadiseleri çok az. Birtakım öğretmenler diyor ki ‘istismarı tanımlama konusunda bunu kime bildireceğimi bilmiyorum, ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok’ diyor. Kimi öğretmenler ise ‘aile içerisinde bu türlü bir durum var ancak ben buna müdahale edersem hiçbir yararının olmayacağını düşünüyorum’ diyor. İstatistiklerimiz her ne kadar kâfi olmasa da öğretmenler tarafından bildirilen istismarlar son derece az. Bu bizim TCK’daki sorumluluğumuz. Husus 278 diyor ki, “Her vatandaş çocuğa karşı işlenmekte olan bir cürmü bildirmekle yükümlüdür”.

Kendi çalışmalarımdan devam etmek istiyorum. İstismara uğrayan kişi istismara uygulayan kişi olmaya adaydır. Okul öncesi devirde zorbalıkla ilgili bir çalışma gerçekleştirdik. Çok küçük yaş kümesinde arkadaş kümesinden dışlama, isim takma, arkadaş kümesine dahil etmeme üzere olayların oranı çok yüksek.

Tüm çocuklara profesyoneller tarafından istismar eğitimi verilmeli. Bu yalnızca okullarda öğretmenlerden oluşmuyor. Burada kimler çalışıyorsa mesela servis sürücüsü, servis hostesi, okullardaki güvenlik elemanları üzere tamamını kapsayıcı eğitim programı hazırlanması gerekiyor. Eğitim fakültelerinde çocuk istismarı ve çocuk hakları derslerinin zarurî hale gelmesini düşünüyorum. Bilgilere ulaşma kasveti çekiyoruz. Ne yazık ki istatistiklerimiz bu manada kâfi değil. TÜİK datalarına girdiğimiz vakit Türkiye’deki gerçek sayılara ulaşamıyoruz. Bu nedenle risk kümelerine ulaşamıyoruz. Şayet biz risk kümelerini bilirsek onlara yönelik eğitim programları geliştirebiliriz, olaylara müdahale daha rahat olur. Eleştirilecek en kıymetli noktalardan biri ülkemizde çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili ulusal olarak net bir bilgimiz yok.”

Aydoğdu, ANKA’nın Narin Güran ve Sıla bebek duruşmasına katılacak üyelerle ilgili sorusu üzerine “Henüz ayrıntıları belirli değil fakat kurul üyelerimizle takip edeceğiz” dedi.